Ziraat Odası Başkanı Mehmet Butur, kenevir ekimiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Kastamonu'da kenevir ekilmesi için girişimler olduğunu fakat alıcı bulamadıklarını söyledi. İş adamlarının çiftçiyle buluşması gerektiğini söyleyen Butur, birilerinin sahip çıkması gerektiğine dikkat çekti. Kastamonu Ziraat Odası Başkanı Mehmet Butur, sarımsak üretimini ve kuraklığın tarıma etkilerini değerlendirdi. Başkan Butur, sarımsağın normalde Şubat ayında ekildiğini ancak erken ekilince de, bir sorun olmayacağını belirtti. Sarımsak üreticisinin, kuraklık endişesiyle erken ekime başladığını kaydeden Butur, sarımsağın kolay kolay dondan ve soğuktan etkilenmeyeceğini dile getirdi.
“BENİM
ÜRETİCİM KENDİR EKER”
Bir dönem yoğun bir şekilde gündemde olan kenevir hakkında da konuşan Butur, keneviri Kastamonulu üreticinin ekeceğini ancak satın alacak bir muhatabın da olması gerektiğini dile getirdi. Ziraat Odası Başkanı Mehmet Butur; “Kenevir çok konuşuldu. Kastamonu bu işin lokomotifi olsun denildi. Bununla ilgili çalıştay yapıldı. İstanbul’dan iş adamaları geldi, çalışmalar yapıldı. Hatta kenevirle ilgili ben şunu söyledim; tamam kenevir eksin bizim üreticimiz, ama muhatap bulabilsin. Türk-Şeker siyezle ilgili çiftçiyle sözleşme yapıyor. Mesela çıksın birisi de desin ki; ‘ben şu kadar kenevir alacağım’ veya ‘yaş alacağım, kuru şekilde alacağım, şu miktarda alacağım.’ Ama demiyor kimse. Madem bu kadar kıymetli, birileri para kazansın. Gelsinler Kastamonu’ya çiftçiler ile iş adamlarını buluşturalım. Benim üreticim kendiri eker. Üreticimiz, ektiği ürünle ilgili bir muhatap bulması lazım. Yani çiftçilerimiz, ektiği ürünü ‘kim alacak, ne kadardan alacak’ bunu bilmesi lazım” ifadelerini kullandı.
Kuraklıkla mücadele konusuna da değinen Ziraat Odası Başkanı Mehmet Butur,vahşi sulamadan vazgeçilmesini ve kapalı devre sulama sistemine geçilmesinin gerektiğini belirtti. Üreticilere önerilerde bulunan Butur,ekim yapılmadan önce, ekilecek ürünün zamana ve mevsime göre tercih edilmesini ve kuraklığa dayanıklı olan ürünlere öncelik verilmesini önerdi. Ayrıca, tarım sigortalarının kuraklık kapsamına girdiğini de anımsatan Başkan Butur, çiftçileri tarım sigortası yaptırmaya davet etti.
“ÇİFTÇİLER,
KURAKLIKTAN ENDİŞELİ”
Genelde
sarımsağın ekim tarihinin Şubat 15-20 tarihlerinde başladığını belirten Ziraat
Odası Başkanı Mehmet Butur, kuraklığın sarımsak üreticisini tedirgin ettiğini
söyledi ve şu ifadeleri kullandı; “Üreticimiz, bir an önce, toprak tavını
bulduğu zaman, sarımsağı toprakla bulaştırmak istiyor. Çünkü üreticimiz,
kuraklıktan dolayı bir endişe duyuyor. Mısırı ekersiniz; soğuk vurur, mısır
etkilenir. Ancak sarımsak kolay kolay dondan, soğuktan etkilenmez. 2021 yılında
nasıl bir durumla karşılaşacağız, bunu bilemiyoruz. Ama endişeler var,
barajlardaki su seviyesi hala yeterli değil. Topraklar hala zor işleniyor. Bu
yağan yağmur ve kar, tam yeterli olamadı. İnşallah, önümüzdeki süreçte kar ve
yağmur yağışları olur.”
“SARIMSAK
ERKEN EKİLİNCE BİR SORUN YAŞANMAZ”
Sarımsağın
fiyatının arz ve taleple ilgili olduğunu söyleyen Başkan Butur, sarımsağın
rekoltesi çok olduğunda fiyatın düştüğünü; rekoltenin az olması durumunda ise
fiyatların yükseldiğini kaydetti. 2019 yılında fiyatların yüksek olmasının
sebebinin ise dolu afetinde kaynaklandığını anlatan Butur; “Bir şey daha var; o
yılda çok uzun süre yağışlar yaşandı. Sarımsaklar mantar hastalığına yakalandı.
Çiftçimiz, ürünleri ilaçlamaya fırsat bile bulamadı. İnşallah bu sene doğal
afetler yaşamayız. Sarımsak erken ekilince bir sorun yaşanmaz. Sarımsak soğuğa
dayanıklı bir ürün. Rekoltede, kalitede sıkıntı olmaz. Güzden bile ekenler
oluyor. Çiftçimiz hazırlıklı duruyor. Ekim zamanı gelince beyaz altınımızı
toprakla buluşturuyor. 2020 yılında fiyatlar çok fazla oynamadı. Toptan
fiyatları 13 lira ile 25 lira bandında gerçekleşti. Bir istikrar oluştu. Yeni
ürün çıkana kadar 13 lira ile 28 lira arasında fiyatlarla satış yapılacak”
şeklinde konuştu.
“VAHŞİ
SULAMADAN VAZGEÇİLMELİ”
Son
yıllarda küresel ısınmadan kaynaklı bir kuraklık tehlikesinin olduğunu kaydeden
Ziraat Odası Başkanı Butur; “Doğal afetler ve kuraklık yaşıyoruz.
Tabi çiftçimiz kuraklığa karşı çeşitli önlemler alabilir. Kapalı devre sulama
dediğimiz sulama sistemine geçmeli. Artık vahşi sulama diye tabir edilen, salma
sulardan yani klasik sulamadan vazgeçilmeli. Suyu verimli kullanmamız
gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da bu konuda çalışmaları var. Sulamayı
daha tasarruflu kullanmak lazım. Damlama sulama, makine gücüyle sağlanıyor.
Tabi sarımsakta, bu yöntem pek kolay değil. Sarımsakta damla sulama değil de;
yağmurla sulama kullanılabilir. Sıralı sistem ekim dediğimiz ürünlerde, damla
sulama yöntemi yapılabiliyor” dedi.
“EKİM
YAPILMADAN ÖNCE DÜŞÜNÜLMELİ”
Kastamonulu
çiftçilere, kuraklığa dayanıklı ürünler ekmeli önerisini yineleyen Ziraat Odası
Başkanı Mehmet Butur; “Hububat kategorisinde kuraklığa dayanıklı
ürünler var. Eğer vatandaş, güzden ekimini yapamadıysa, güz döneminde ekilmesi
gereken buğdayı baharda ekmesine gerek yok. Baharda ne olacaksa onu ekmeli,
yani zorlamaya gerek yok. Bazı hububatlar var, baharda ekilince yetişmez. Yani
ekeceği ürünün, potansiyelini sorgulayarak ekim yapmalı. Kuraklığa
karşı Tarım Sigortaları (TARSİM) çok önemli, bütün çiftçilerimizin sigorta
yaptırması gerekiyor. Kuraklık da sigorta kapsamına girdi. Zaten yüzde 50’sini
de devlet karşılıyor. Mutlaka vatandaşlarımızın sigorta yaptırması gerekiyor.
Sarımsağı ele alalım; çok büyük bir emek veriliyor. Dişlerinin ayrılması,
ekilmesi, çapası, sulanması, sökümü gibi birçok aşaması var. Yani büyük bir
emek harcanıyor. Onun için TARSİM sigortası yaptırılması lazım. Eskisi gibi
değil; eskiden 4 mevsim vardı, şimdi öyle değil. Yaz ve kış dönemi geçiriyoruz”
dedi.
“ARACILAR
BÜYÜK ÖLÇÜDE ARADAN ÇIKACAK”
Pandemi
sürecinin her kesimi etkilediği gibi çiftçileri de olumsuz etkilediğini
anımsatan Mehmet Butur, en çok sıkıntı çekilen durumun; maliyetlerin yükselmesi
olduğunu söyledi. Özellikle hayvancılıkta yem maliyetlerinin yükseldiğini
anlatan Başkan Butur; “Bu işin ticaretini yapanlar çiftçiye acımıyor. Üretimle
ile tüketim arasında uçurum fiyatlar var. Bu fiyat farkı ne üreticiye yarıyor,
ne de tüketiciye yarıyor. Bununla ilgili de devletin bir takım tedbirleri var.
Mesela; Türk-Şeker bazı ürünlerin alımını yapıyor. Bu tür destekleri olumlu
buluyorum. Devlet bir taraftan el attı. Dijital Tarım sistemi kuruluyor. Bunu
da çok önemsiyorum. Üreticiyle, ürünlerin ticaretini yapanlar direk bağlantı
kurulacak. Sözleşmeli tarıma geçilecek. Yani aracılar büyük ölçüde aradan
kalkmış olacak. Mesela sarımsak el değiştirdikçe fiyatlar artıyor. 2019 yılında
sarımsak çok yüksek bir para etti gibi göründü ama çiftçimizin cebine o para
girmedi. Marketlerde 100 liraya sarımsak satıldı. Üretici 1 yıl emek veriyor.
Ama bir o kadar da tüketicinin cebine yansıyor, maalesef. Yani ürünler çok el
değiştirdikçe fiyatlar yükseliyor” diye konuştu. (Hüseyin Hüsnü
Aykaç)